---Pir Sultan Abdal---
********
Evvelden bade-i aşk ile mestiz
Yerimiz meyhane, mescit gerekmez
Saki-i kevserden kandık elestiz
Kuran-ı natık var sâmit gerekmez
Bize lâzım değil müftü fetvası
Ehl-i aşk olanın var âşinası
Ademi hor görüp olmayız asi
Secdeden ar eden şeytan gerekmez
Cennet irfan imiş remzini bildik
Bai bismillahtan dersimiz aldık
Cemâl-i dilberi aşikâr gördük
Cennetteki huri, gılman gerekmez
Biliriz mevlayı vicdanımızda
Allah aşikârdır seyranımızda
Kuş dili okunur irfanımızda
Arabi, Farisi lisan gerekmez
Gelmişiz cânânın asitanına
Sıtkıyla sarıldık dost demanına
Canla baş koymuşuz aşk meydanına
Hayvan kesmek gibi kurban gerekmez
Biliriz abdesti, savmı, salâtı
Kelime-i şahadet, haccı, zekatı
Taklit ile olmaz hak farziyatı
Riya ile olan iman gerekmez
Yürekte gizlidir bizim derdimiz
Taklide bağlanmaz hiçbir ferdimiz
Nefsimiz iledir daim harbimiz
Cahil-ü nadanla kavga gerekmez
İBRETİ, nâdanla etme ülfeti
Dost kapısın bekle, eyle hizmeti
Anlamak istersen ilm-i hikmeti
Aşktan başka din ve iman gerekmez
--Aşık İbretî--
********
Padişah katlime ferman dilese
Yine geçmem ala gözlü Şah'ımdan
Cellatlar karşımda satır bilese
Yine geçmem ala gözlü Şah'ımdan
On yedi yerimden vursalar yara
Cerrahlar derdime kılmasa çare
Kemendi bend ile çekseler dara
Yine geçmem ala gözlü Şah'ımdan
Karadır kaşları benzer kömüre
Münafıklar zarar verir ömüre
İk'ellerim bağlasalar demire
Yine geçmem ala gözlü Şah'ımdan
Eğer beni katsa kervan göçüne
Götürseler Hindistan'a Maçin'e
Urganım atsalar dar ağacına
Yine geçmem ala gözlü Şah'ımdan
Ahiri katlime ferman yazılsa
Çıksam teneşire tabut düzülse
Kefenim biçilse mezar kazılsa
Yine geçmem ala gözlü Şah'ımdan
Pir Sultan Abdal'ım derim Vallahi
Ölsem terk eylemem piri Billahi
Huzur-ı mahşerde dilerim Şah'ı
Yine geçmem ala gözlü Şah'ımdan
--Pir Sultan Abdal--
********
Hakk'a hamd-ü sena için
Kur'an okur dillerim var
Dost canlara sema için
Keman çalan ellerim var
Ezelden yazılmış yazım
Derdim çoktur dinmez sızım
Muharrem'de ağlar sazım
Dertli öten tellerim var
Bir hasrettir beni yakan
Yaştır gözlerimden akan
Kerbela'da kana kokan
Kızgın kumlu çöllerim var
Ben o dosta gidemedim
Kabrin tavaf edemedim
Çok ağladım gülemedim
Gözyaşımdan sellerim var
Üç yüz altmış altı ırmak
Diler menziline varmak
Daim akar bilmez durmak
Umman olan göllerim var
Bize memnu sırrı açmak
İlmi heba edip saçmak
Ben istemem cennet uçmak
Yaz kış açan güllerim var
Her cefaya dayanırım
Kah uyur kah uyanırım
Türlü renge boyanırım
Şükür ne hoş hallerim var
Hak yoluna döşenmişim
Dost iline taşınmışım
Pir elinden kuşanmışım
Kemer besli bellerim var
Bu fakir de kevser içti
Sermest olup serden geçti
Mürşit makas vurup biçti
Hırka ile şallarım var
Şah'tır cümlemizin yari
Bizi yuğdu etti arı
Bir kovanda oldum arı
Muhabbetten ballarım var
Azığını Hak'tan almış
Arza fezaya kök salmış
Budak budak düşeş olmuş
Tutunacak dallarım var
Dideler perdesiz kalsa
Can evine nazar kılsa
Bin gönülde pazar olsa
Donatacak mallarım var
Sırat derler kıldan ince
Dahi kılıçtan keskince
Benim onlardan üstünce
Hakk'a giden yollarım var
Derviş Kemal derdin belli
Dünyayı yaratan celli
Bende ettiyse tecelli
Benim dahi kullarım var
--Derviş Kemal--
********
Kınamayın beni Hakk'ı sevenler
Rüzgar esmeyince dal uyanır mı
Külli boş değildir aşka düşenler
Katre düşmeyince sel uyanır mı
Bütün kainatın perverdigarı
Mevla her kuluna vermez bu karı
Gün be gün artıyor bülbülün zarı
Goncasız gülşene gül yamanır mı
Buldu Celali'yi kırklar yerinden
Öğretip erkanı hizmet verdiler
Haşre dek bu çarkı çevir dediler
Sormadım ki buna kul dayanır mı
--Celali--
********
Gel ey softa söyle sözün doğrusun
Hilene inanan perişanlar var
Yazık ediyorsun masum canlara
İrfan meclisine gir gör neler var
Arif olan bir noktada bağlandı
Gaflet uykusuna yatan uyandı
Füze havalandı arşa dayandı
Çıkar sarığını bak gör neler var
Kara başa beyaz sarık sararsın
Bizim kestiğimiz haram sayarsın
Tavşanı tazıya boğdurur yersin
Sizin tazınızın bıçağı mı var
Atıcı bildirir bu hali böyle
Bilmiyorsan öğren doğruyu söyle
Utan sarığından İbrahim Elmalı
Resul-ü Ekrem'e imanımız var
--Veysi Atıcı--
********
Dolanı dolanı gelir
Ölüm yavaşça yavaşça
Kalem alıp yaz derdimi
Gülüm yavaşça yavaşça
Sığınmıyor bir dem narım
Sevda oldu öz diyarım
Güz dedi geçti baharım
Selim yavaşça yavaşça
Sevdiğim bu yana bakmaz
Kaş eğip kipriğin yıkmaz
Kırıldı kanadım kalkmaz
Kolum yavaşça yavaşça
Garip gönlüm durmaz oldu
Gözüm ırak görmez oldu
İşe güce varmaz oldu
Elim yavaşça yavaşça
Bu dünyaya güvenilmez
Ölmeyince kan kesilmez
Meslekî'm artar eksilmez
Zulüm yavaşça yavaşça
--Meslekî--
********
Zülf-ü kaküllerin amber misali
Buy-u erguvandan güzelsin güzel
Kızarmış gonca gül gibi yüzlerin
Şah-ı gülistandan güzelsin güzel
Yüzünde yeşil ben aşikar olmuş
Çekilmiş kaşların zülfikâr olmuş
Gözlerin aleme hükümdar olmuş
Muhr-i Süleyman'dan güzelsin güzel
Gözlerin velfecri benzer İmrân'e
Seni seven âşık olur divane
Yanakların şûle, vermiş cihana
Yüz mahı tabandan güzelsin güzel
Sıdkı der suretim hattın secdegâh
Cümle güzellere oldum pişegâh
Güzeller tacısın yüzün padişah
Yusuf-u Kenan'dan güzelsin güzel
--Sıdkî Baba--
********
Benim Sevdiğimin Şirin Sözleri
Büyüdü Sinemde Ne Hallar Oldu
Karınca Yükünü Fil Çekmez Oldu
Azdı Zaman Azdı Ne Çağlar Oldu
Talip Gelmez Oldu Pir Nefesine
Elin Alıp Gitmez Oldu Yasına
Dağlar Sindi Tepeler Gölgesine
Büyüdü Tepeler Ne Dağlar Oldu
Nesimi Yüzüldü Mansur Asıldı
Ali Düldüle Bindi Küffar Basıldı
Nice Ulu Sular Arktan Kesildi
Aktı Kör Pınarlar Ne Çaylar Oldu
Taliptir Benliğin Elden Salmayan
Bahri Gibi Ummanlara Dalmayan
Evvel Arkasına Hırka Bulmayan
Atlas Libas Giyip Ne Beyler Oldu
Gönül Turnam Uçtu Gitti Gölünden
Bülbül Vazgeçer Mi Gonca Gülünden
Abdal Pir Sultan'ım Çarkın Elinden
Dideler Yaş Döktü Kan Ağlar Oldu
--Pir Sultan Abdal--
********
Felek bizi attı gurbet ellere
Bilmem nerden geçer yolumuz bizim
Adı sanı bilinmedik ellerde
Acep nerde kalır ölümüz bizim
Yağmur yağar serpiliyor kar ile
Günümüz geçiyor ah u zar ile
Eğer kavuşmazsak nazlı yar ile
Kıyamete kalır kavlimiz bizim
Dertli Mücrimi'yem yollarım ırak
Düşmüşem gurbete o yarden uzak
Bir yandan hasretlik bir yandan firak
Bilmem nerde kalır ölümüz bizim
--Aşık Mücrimi--