Deyişleri
SESLENDİRDİĞİ DEYİŞLER
 
Gam elinden benim zülfü siyahım
Peykan değdi sinem yaralandı gel
Suna başın için ağlatma beni
Bu gün sevda candan aralandı gel
 
Gamdan hisar oldu mekanım yurdum
İşitmez avazım dinlemez virdim
Bir değil beş değil on değil derdim
Düğümler baş verdi sıralandı gel
 
Hasretine vasıl olam mı böyle
Mecnun'a da baki kalır mı Leyla
Ölümlü dünyadır gel helal eyle
Yüklendi barhanam gidelendi gel
 
Pir Sultan Abdal'ım haftada ayda
Günler gelir geçer bulunmaz fayda
Gönül Hak arzular canım hayhayda
Toprağım üstüme kürelendi gel
 
--Pir Sultan Abdal--

********

Yoğ iken yer ile gökler ezelden
Kudret kandilinde pinhan Ali'dir
Kün deyince Bezm-i Elest'den evvel
Alemi var eden sultan Ali'dir
 
Cebrail'e sordu Muhammed bunu
Nice bin yıl evvel kurdu oyunu
Magribden maşrıka kudret topunu
Atan Muhammettir, tutan Ali'dir.
 
Muhammed Ali geldi dünya yüzüne
Zülfikar'ı çekti kavga yüzüne
Kafirler içinde hava yüzüne
Mancınıkla kendin atan Ali'dir
 
Binince Düldül'e Hayber'e gitti
Yel gibi o anda menzile yetti
Kafirlere hüner, heybet gösterdi
Kendini kul diye satan Ali'dir
 
Müminler sırrını ilden sakınır
Kendin bilmezlere sözüm dokunur
Genci Abdal dört kitapta okunur
Evvel-ü ahır-ı sultan Ali'dir
 
--Genc Abdal--

********

Gel Ha Gönül Havalanma
Engin Ol Gönül Engin Ol
Dünya Malına Güvenme
Engin Ol Gönül Engin Ol
 
Şu Dünyanın Hali Böyle
Yalan Yahşi Geçer Şöyle
Söyledikçe Engin Söyle
Engin Ol Gönül Engin Ol
 
Gökde Uçar Huma Kuşu
Bilmeyenler Atar Taşı
Enginlik Gönülün İşi
Engin Ol Gönül Engin Ol
 
Teslim Abdal Özüm Haktır
Sözümün Yalanı Yoktur
Engin Söyle Büyüklüktür
Engin Ol Gönül Engin Ol 
 
--Teslim Abdal--

********

Ötme Bülbül Ötme, Şen Değil Bağım
Dost Senin Derdinden Ben Yana Yana
Tükendi Fitilim Eridi Yağım
Dost Senin Derdinden Ben Yana Yana
 
Deryadan Bölünmüş Sellere Döndüm
Ateşi Kararmış Küllere Döndüm
Vakitsiz Açılmış Güllere Döndüm
Dost Senin Derdinden Ben Yana Yana
 
Haberin Duyarsın Peyikler İle
Yaramı Sarsınlar Şehitler İle
Kırk Yıl Dağda Gezdim Geyikler İle
Dost Senin Derdinden Ben Yana Yana
 
Abdal Pir Sultan'ım, Doldum Eksildim
Yemeden İçmeden Sudan Kesildim
Zülfün Kemendine Kondum Asıldım
Dost Senin Derdinden Ben Yana
 
---Pir Sultan Abdal---

********

Evvelden bade-i aşk ile mestiz 
Yerimiz meyhane, mescit gerekmez 
Saki-i kevserden kandık elestiz 
Kuran-ı natık var sâmit gerekmez 
 
Bize lâzım değil müftü fetvası 
Ehl-i aşk olanın var âşinası 
Ademi hor görüp olmayız asi 
Secdeden ar eden şeytan gerekmez
 
Cennet irfan imiş remzini bildik 
Bai bismillahtan dersimiz aldık 
Cemâl-i dilberi aşikâr gördük 
Cennetteki huri, gılman gerekmez 
 
Biliriz mevlayı vicdanımızda 
Allah aşikârdır seyranımızda 
Kuş dili okunur irfanımızda 
Arabi, Farisi lisan gerekmez
 
Gelmişiz cânânın asitanına 
Sıtkıyla sarıldık dost demanına 
Canla baş koymuşuz aşk meydanına 
Hayvan kesmek gibi kurban gerekmez 
 
Biliriz abdesti, savmı, salâtı 
Kelime-i şahadet, haccı, zekatı 
Taklit ile olmaz hak farziyatı 
Riya ile olan iman gerekmez 
 
Yürekte gizlidir bizim derdimiz 
Taklide bağlanmaz hiçbir ferdimiz 
Nefsimiz iledir daim harbimiz 
Cahil-ü nadanla kavga gerekmez 
 
İBRETİ, nâdanla etme ülfeti 
Dost kapısın bekle, eyle hizmeti 
Anlamak istersen ilm-i hikmeti 
Aşktan başka din ve iman gerekmez
 
--Aşık İbretî--

********

Padişah katlime ferman dilese
Yine geçmem ala gözlü Şah'ımdan
Cellatlar karşımda satır bilese
Yine geçmem ala gözlü Şah'ımdan
 
On yedi yerimden vursalar yara
Cerrahlar derdime kılmasa çare
Kemendi bend ile çekseler dara
Yine geçmem ala gözlü Şah'ımdan
 
Karadır kaşları benzer kömüre
Münafıklar zarar verir ömüre
İk'ellerim bağlasalar demire
Yine geçmem ala gözlü Şah'ımdan
 
Eğer beni katsa kervan göçüne
Götürseler Hindistan'a Maçin'e
Urganım atsalar dar ağacına
Yine geçmem ala gözlü Şah'ımdan
 
Ahiri katlime ferman yazılsa
Çıksam teneşire tabut düzülse
Kefenim biçilse mezar kazılsa
Yine geçmem ala gözlü Şah'ımdan
 
Pir Sultan Abdal'ım derim Vallahi
Ölsem terk eylemem piri Billahi
Huzur-ı mahşerde dilerim Şah'ı
Yine geçmem ala gözlü Şah'ımdan
 
--Pir Sultan Abdal--

********

Hakk'a hamd-ü sena için
Kur'an okur dillerim var
Dost canlara sema için
Keman çalan ellerim var
 
Ezelden yazılmış yazım
Derdim çoktur dinmez sızım
Muharrem'de ağlar sazım
Dertli öten tellerim var
 
Bir hasrettir beni yakan
Yaştır gözlerimden akan
Kerbela'da kana kokan
Kızgın kumlu çöllerim var
 
Ben o dosta gidemedim
Kabrin tavaf edemedim
Çok ağladım gülemedim
Gözyaşımdan sellerim var
 
Üç yüz altmış altı ırmak
Diler menziline varmak
Daim akar bilmez durmak
Umman olan göllerim var
 
Bize memnu sırrı açmak
İlmi heba edip saçmak
Ben istemem cennet uçmak
Yaz kış açan güllerim var
 
Her cefaya dayanırım
Kah uyur kah uyanırım
Türlü renge boyanırım
Şükür ne hoş hallerim var
 
Hak yoluna döşenmişim
Dost iline taşınmışım
Pir elinden kuşanmışım
Kemer besli bellerim var
 
Bu fakir de kevser içti
Sermest olup serden geçti
Mürşit makas vurup biçti
Hırka ile şallarım var
 
Şah'tır cümlemizin yari
Bizi yuğdu etti arı
Bir kovanda oldum arı
Muhabbetten ballarım var
 
Azığını Hak'tan almış
Arza fezaya kök salmış
Budak budak düşeş olmuş
Tutunacak dallarım var
 
Dideler perdesiz kalsa
Can evine nazar kılsa
Bin gönülde pazar olsa
Donatacak mallarım var
 
Sırat derler kıldan ince
Dahi kılıçtan keskince
Benim onlardan üstünce
Hakk'a giden yollarım var
 
Derviş Kemal derdin belli
Dünyayı yaratan celli
Bende ettiyse tecelli
Benim dahi kullarım var
 
--Derviş Kemal--

********

Kınamayın beni Hakk'ı sevenler
Rüzgar esmeyince dal uyanır mı
Külli boş değildir aşka düşenler
Katre düşmeyince sel uyanır mı
 
Bütün kainatın perverdigarı
Mevla her kuluna vermez bu karı
Gün be gün artıyor bülbülün zarı
Goncasız gülşene gül yamanır mı
 
Buldu Celali'yi kırklar yerinden
Öğretip erkanı hizmet verdiler
Haşre dek bu çarkı çevir dediler
Sormadım ki buna kul dayanır mı
 
--Celali--

********

Gel ey softa söyle sözün doğrusun
Hilene inanan perişanlar var
Yazık ediyorsun masum canlara
İrfan meclisine gir gör neler var
 
Arif olan bir noktada bağlandı
Gaflet uykusuna yatan uyandı
Füze havalandı arşa dayandı
Çıkar sarığını bak gör neler var
 
Kara başa beyaz sarık sararsın
Bizim kestiğimiz haram sayarsın
Tavşanı tazıya boğdurur yersin
Sizin tazınızın bıçağı mı var
 
Atıcı bildirir bu hali böyle
Bilmiyorsan öğren doğruyu söyle
Utan sarığından İbrahim Elmalı
Resul-ü Ekrem'e imanımız var
 
--Veysi Atıcı--

********

Dolanı dolanı gelir
Ölüm yavaşça yavaşça
Kalem alıp yaz derdimi
Gülüm yavaşça yavaşça
 
Sığınmıyor bir dem narım
Sevda oldu öz diyarım
Güz dedi geçti baharım
Selim yavaşça yavaşça
 
Sevdiğim bu yana bakmaz
Kaş eğip kipriğin yıkmaz
Kırıldı kanadım kalkmaz
Kolum yavaşça yavaşça
 
Garip gönlüm durmaz oldu
Gözüm ırak görmez oldu
İşe güce varmaz oldu
Elim yavaşça yavaşça
 
Bu dünyaya güvenilmez
Ölmeyince kan kesilmez
Meslekî'm artar eksilmez
Zulüm yavaşça yavaşça
 
--Meslekî--

********

Zülf-ü kaküllerin amber misali
Buy-u erguvandan güzelsin güzel
Kızarmış gonca gül gibi yüzlerin
Şah-ı gülistandan güzelsin güzel
 
Yüzünde yeşil ben aşikar olmuş
Çekilmiş kaşların zülfikâr olmuş
Gözlerin aleme hükümdar olmuş
Muhr-i Süleyman'dan güzelsin güzel
 
Gözlerin velfecri benzer İmrân'e
Seni seven âşık olur divane
Yanakların şûle, vermiş cihana
Yüz mahı tabandan güzelsin güzel
 
Sıdkı der suretim hattın secdegâh
Cümle güzellere oldum pişegâh
Güzeller tacısın yüzün padişah
Yusuf-u Kenan'dan güzelsin güzel
 
--Sıdkî Baba--

********

Benim Sevdiğimin Şirin Sözleri 
Büyüdü Sinemde Ne Hallar Oldu 
Karınca Yükünü Fil Çekmez Oldu 
Azdı Zaman Azdı Ne Çağlar Oldu
 
Talip Gelmez Oldu Pir Nefesine 
Elin Alıp Gitmez Oldu Yasına 
Dağlar Sindi Tepeler Gölgesine 
Büyüdü Tepeler Ne Dağlar Oldu
 
Nesimi Yüzüldü Mansur Asıldı 
Ali Düldüle Bindi Küffar Basıldı 
Nice Ulu Sular Arktan Kesildi 
Aktı Kör Pınarlar Ne Çaylar Oldu
 
Taliptir Benliğin Elden Salmayan 
Bahri Gibi Ummanlara Dalmayan
Evvel Arkasına Hırka Bulmayan
Atlas Libas Giyip Ne Beyler Oldu
 
Gönül Turnam Uçtu Gitti Gölünden 
Bülbül Vazgeçer Mi Gonca Gülünden 
Abdal Pir Sultan'ım Çarkın Elinden 
Dideler Yaş Döktü Kan Ağlar Oldu
 
--Pir Sultan Abdal--

********

Felek bizi attı gurbet ellere
Bilmem nerden geçer yolumuz bizim
Adı sanı bilinmedik ellerde
Acep nerde kalır ölümüz bizim
 
Yağmur yağar serpiliyor kar ile
Günümüz geçiyor ah u zar ile
Eğer kavuşmazsak nazlı yar ile
Kıyamete kalır kavlimiz bizim
 
Dertli Mücrimi'yem yollarım ırak
Düşmüşem gurbete o yarden uzak
Bir yandan hasretlik bir yandan firak
Bilmem nerde kalır ölümüz bizim
 
--Aşık Mücrimi--

Analog Saat
 
 
Bugün 1 ziyaretçi (1 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol